3 Temmuz 2023 Pazartesi

Buzlar Arasında - Dean Koontz

 Dünyanın karşılaştığı kuraklık tehlikesi nedeniyle tasarlanan bir proje nedeniyle 8 bilim adamı, Kuzey Kutbunda Edegeway İstasyonuna gider. Amaçları büyük bir buz dağını koparıp güneye inmesini sağlamaktır ama işler planladıkları gibi girmez bir deniz dibi depremi ve şiddeli fırtına buzdağının buzul kıtadan kopmasına neden olur. Üstelik çeşitli yerlerinde bombalar olan buzdağında aralarında bir de katil vardır. Bilim adamlarını bu durumdan kahramanlık potansiyeli olan ama hüzünlü bir geçmişi olan Rus Gorov ve ekibi kurtarmaya çalışır. Kısa sürede okunabilecek bir kitap, yazarın başka kitaplarını da okumuştum bu değişik bir tarz olmuş. 


Aşağıdaki fotoğraf ve tanıtım bülteni www.dr.com.tr sitesinden alınmıştır.



Buzlar Arasında Kitap Açıklaması


Dünyamızın karşı karşıya olduğu kuraklık tehlikesine karşı harekete geçen sekiz bilim adamı, Kuzey Kutbu'na giderler. Amaçları, buzul kıtadan büyük bir buzdağını güçlü patlayıcılarla kopararak su elde etmek için güneye götürmektir. Kutupta kamp kurarlar ve 60 adet patlayıcıyı buza yerleştirirler. Bombalar tam geceyarısı otomatik olarak patlayacaktır. Ama beklenmedik bir şey olur: Üzerinde çalıştıkları buzdağı, şiddetli bir deniz dibi depreminin etkisiyle ana buzul kıtıdan kopar. Patlak veren şiddetli fırtınada, altlarında 60 saatli bombayla, kutup soğuğunda tutsak, sürüklenmektedirler. Ölüm - kalım mücadelesi içinde, yeni bir belaya daha çatarlar: Aralarından biri, psikopat bir katildir... Gerilim ustası Dean Koontz'un bu yeni romanı, sizi baştan sona soluksuz bırakacak...



Sayfa Sayısı: 300

Baskı Yılı: 1996


Dili: Türkçe
Yayınevi: Remzi Kitabevi



Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

 Cesur Yeni Dünya, İngiliz yazar Aldous Huxley tarafında birinci dünya savaşı sonrası ikinci dünya savaşından önce kaleme alınan bir kitap, o dönemin sıkıntıları ve huzursuzluklarını da aktarıyor. Kitabın konusu Henry Ford'tan sonraki dönemde geçiyor, Ford bir tanrı olarak görülüyor. 

Bireyler, kuluçka ve şartlandırma merkezlerinde devletin kontrolü alında imal ediliyor. Bir bireyden birden fazla üretiliyor(Bokanovski) ya da klonlanıyor, böylece belli standartlar hep korunuyor. İstikrar için bu şekilde işçilere ihtiyaç duyuluyor. Devlet kişileri ve kişilikleri kendisine göre düzenliyor. Toplumda dış görünüşleri de farklı olan belli sınıflar var, bunlar Alfalar, Betalar, Gamalar, Deltalar ve Epsilonlar. İnsanlar sistemden şikayet etmesin diye zevk üzerine kurulu bir yapı var. Soma adlı bir madde var, bir çeşit uyuşturucu, devlet tarafından tedarik ediliyor ve herkesin mutlu olması sağlanıyor. Linda'nın hikayesi ise biraz hüzünlü. 


Tek tipleştirici dünya düzeni sosyal medya ile artıyor. Günümüzde güzellik algısı belirli bir kalıp içersinde sınırlı kalıyor, bu nedenle bireylerin sistemin kölesi olmasına sebep oluyor. Distopyadan çok uzak bir hayat yaşamıyoruz. 


Bu kitabı yorumlamak ya da yorumlamaya çalışmak anlamsız. Toplumumuz yaklaşık 20 yıldır sorgulamıyor, araştırmıyor, çalışmıyor sürekli çalışmadan para kazanmanın yollarını arıyor bu nedenle bizi son derece niteliksiz kişiler yönetiyor ve yönetmeye devam edecek gibi görünüyor, yakında Türkçe kitap bile bulabileceğimizi sanmıyorum, Türklük, milliyetçilik diyen insanların Akp'yi desteklemesini ve bu partinin milliyetçi olduğuna inanmalarını hiç anlamıyorum. Bir toplum nasıl böyle duyarsız olur , nasıl böyle bir işgale tepkisiz kalır, çok yakında bir arap ülkesi olacağımızı nasıl görmez. Türkiye her gün bilinçli olarak araplaştırılıyor. Buna ise sessiz kalıyoruz.  

Aşağıdaki tanıtım bülteni ve fotoğraf www.dr.com.tr sitesinden alınmıştır.



Cesur Yeni Dünya Kitap Açıklaması

Cesur Yeni Dünya

İngiliz yazar Aldous Huxley’nin 1932 yılında yayımlanan Cesur Yeni Dünya adlı eseri, distopya edebiyatının dünyadaki en güçlü örnekleri arasında yer alıyor. Hiciv türünde yayımladığı eserler ile döneminin en dikkat çekici yazarlarından olan Huxley, Cesur Yeni Dünya’da eleştirel bakış açısını hayal gücü ve kara mizah ile harmanlıyor. Böylece yazar, eserinde geleceğin modern toplumuna ağır bir insanlık dersi veriyor.

Romanını Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki dönemde kaleme alan Aldous Huxley, okurlara 30’lu yılların karamsar atmosferini güçlü bir şekilde hissettiriyor. Savaşın ve gelişen teknolojinin insanlık üzerinde yarattığı etkiye dikkat çeken yazar, eserini 1946’da - İkinci Dünya Savaşı’nın bir yıl sonrasında - yeniden gözden geçiriyor. Kitaba bu süreçte eklediği önsöz ise Huxley’nin eleştiri gücünü en çarpıcı şekliyle ortaya koyuyor. 

Şu An Yeni Bir Takvimin İçindesiniz!

Cesur Yeni Dünya romanındaki olaylar, 26’ncı yüzyıl İngiltere’sinde geçiyor. Ancak eserdeki zaman “Ford’dan sonra 632 yılı” olarak adlandırılıyor. Bu bağlamda Henry Ford’un üretim bandını icat etmesi, dönemin insanları tarafından yeni bir milat olarak kabul görüyor. Eserde anlatılan dünya düzeninde “maddiyat ve tüketim” yüceltilirken, “insan” bu düzende sadece bir ürün olarak yer buluyor.

Romanda, tıpkı Avrupa tarihindeki Dokuz Yıl Savaşı gibi bir savaş dönemi oluyor. Sonrasında yaşanan ekonomik darboğazdan sonra ise Cesur Yeni Dünya olarak adlandırılan bir düzen kuruluyor. Bu düzende insan ırkının devamı da üretim bantları ile sağlanıyor. Hastalıklar, savaşlar ve fakirlik gibi zorluklar böylece ortadan kaldırılıyor. 

Mutlak huzurun hakim olması için yapılan tüm çalışmaların beraberinde, sanatsal etkinlikler de tamamen yasaklanıyor. Ve bundan dolayı insanlık, kendini tamamen tüketecek zevklerin esiri olarak yaşamını sürdürüyor. Peki, bu gaflet sizce ne zamana kadar sürebilir?

Bunu Biliyor muydunuz?

Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya’yı yazarken Rus yazar Yevgeni İvanoviç Zamyatin’in Biz adlı eserinden ilham almıştır. - Aynı eser, George Orwell’in 1984 romanına da esin kaynağı olmuştur. - Huxley, eserine Cesur Yeni Dünya adını ise ölümsüz sanatçı William Shakespeare’in Fırtına adlı oyunundan esinlenerek vermiştir. 

En Sevilen Kitaplara Hemen Şimdi Sahip Olun!

Tüm zamanların en etkileyici romanları arasında gösterilen Cesur Yeni Dünya, sizi insanlığın bugününü ve geleceğini sorgulamaya davet ediyor. Bu kitabı sepetinize eklerken, Bilim Kurgu kategorisindeki diğer güçlü yapıtlara göz atmayı da unutmayın!

 

20 Haziran 2023 Salı

Balıkçı ve Oğlu - Zülfü Livaneli

 Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli'nin  yazdığı, aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç ve doğa gibi konuları işleyen çağdaş bir romandır. Roman  Ege'de bir sahil kasabasında geçiyor, balıkçı Mustafa, karısı Mesude ile birlikte çocukları Deniz'i denize kurban verdikten sonra yine denizden gelen başka bir bebek sonrası yaşadıkları anlatılıyor. 


Aşağıdaki tanıtım bülteni ve fotoğraf www.dr.com.tr sitesinden alınmıştır.



Balıkçı ve Oğlu Kitap Açıklaması

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor. 

 

(Tanıtım Bülteninden)

 



Korkma Bu Akşam Gelip Çalmam Kapını - Perihan Mağden

       Perihan Mağden'in köşe yazılarından derlediği ve çok satması için ucuz olarak pazarlanan bir kitap. Yazarın gündelik hayatta olan olaylarla ilgili içini dökmek, stresini atmak için yazdığı, televizyon programlarına, sunuculara, şarkıcılara, yöneticilere, insanların gündelik ruh hallerine, işsizliğe vb. bir çok konuya değinmiş. Hepsiyle ilgili görüşlerini yazmış.Kısa sürede okunacak ama okunması gerekmeyen bir kitap.  



Korkma Bu Akşam Gelip Çalmam Kapını Kitap Açıklaması


Everest Yayınları yazarlarından Perihan Mağden'in Radikal Gazetesi'ndeki köşe yazılarından derlediği 'Korkma Bu Akşam Gelip Çalmam Kapını' adlı kitabının özelliği bugüne kadar satılan en ucuz kitap olması. 1,5 milyon TL (1,5 YTL)'dan satılacak olan kitabın ilk baskısı 100 bin adet yapılıyor. Kitap için seçilen 35 yazıya bir de Mağden'in özellikle bu kitap için yazdığı bir yazı eklendi. 'Korkma Bu Akşam Gelip Çalmam Kapını' şimdiye kadar basılan ucuz kitapların aksine kağıt, baskı ve kitap üretim kalitesinden ödün verilmeden basılan ilk ucuz kitap...



Sayfa Sayısı: 144

Baskı Yılı: 2004


Dili: Türkçe
Yayınevi: Everest Yayınları



4 Haziran 2023 Pazar

Makedonya 1900 - Necati Cumalı

Kitap, Florina'da geçen veya o bölgeyle ilgili 1900'lerin başında yaşanan hikayeleri anlatmaktadır. Dedemin ve Babaannemin doğduğu yer olduğu için farklı bir hayal dünyasına girerek okudum.

Aşağıdaki tanıtım bülteni ve fotoğraf www.dr.com.tr den alınmıştır.




Makedonya 1900 Kitap Açıklaması


... Urla'da üç yıl yatağında sılasını yaşadı. Baktığı yerden gözlerini ayırmadan sık sık dalar giderdi.

Arada, kendini tutamadığı sıralarda, "Ah, Florina'yı bırakmayacaktım, Florina'da ölecektim!" dedikçe, artık gölgelenmeye başlayan bakışlarında, cins atlar gibi, geniş sağrılı dik omuzlu dağlarının izdüşümleriyle Makedonya göklerinin ışığı yansır, yüzü bulutlardan sıyrılmış gibi aydınlanırdı.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 224

Baskı Yılı: 2016


Dili: Türkçe
Yayınevi: Cumhuriyet Kitapları



22 Nisan 2023 Cumartesi

Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri - Stefan Zweig

Aynı gün başlayıp bitirmek isterseniz ideal bir kitap. Kısa bir öykü demek daha doğru olur. Hikayenin verdiği gizli mesaj, bizlerin farkında olmadan yaptığı davranışların evrene çok olumsuz etkileri olabiliyor. Yani inzivaya çekilen bir kişinin kimseye zarar vermiş olacağı düşünülmez oysa pek çok kişinin hayatını olumsuz etkileyebilir. Stefan Zweig'in her kitabı gibi çok ilginç bir kitap. 

Aşağıdaki tanıtım bülteni ve fotoğraf www.dr.com.tr sitesinden alınmıştır. 




Ölümsüz Kardeşin Gözleri Kitap Açıklaması

Ölümsüz kardeşin gözleri, stefan zweıg’ın dilinden bir kendini arama ve bulma hikâyesi. ancak bu öyle basitçe bir ‘arayıp bulma’ değildir. kudretli bir devlet yöneticisi olan virata’nın her seferinde sınanması ve her sınamada bir şeylerden vazgeçmesinin de hikâyesi aynı zamanda. yanlışlıkla öldürdüğü kardeşinin kapanmamış gözlerini sürekli üzerinde hisseden virata, önce en yüksek devlet makamından, ardından en adil yargıçlıktan, daha sonra ise evinden, malından ve mülkünden ayrılarak ormanda yaşamaya başlar. ne var ki, bir şeylerden vazgeçip tamamen “eylemsiz” kalmanın bile onu günahlardan ve kötülükten korumaya yetmediğini fark eder. ölümsüz kardeşin gözleri, erdem, adalet, eylem, eylemsizlik, kötülük ve iyilik ekseninde incelikle dokunmuş bir arayış kitabı.

 

(Tanıtım Bülteninden)

 

Kapak Tasarım: Melike Oran

 



 

13 Nisan 2023 Perşembe

Ölmüş Eşek - Aziz Nesin

       Tahtalıköy'den yeryüzündeki arkadaşı Eşekarısı'na yazılan mektupların derlendiği bir öykü kitabı. Bazı öyküler başarılı. Vurgulanan konu ise gereksiz işler yaprak geçen zaman , harcanan emek, bazıları komik bazıları hüzünlü bitmeyen bürokrasi ve sisteme eleştiri yapılıyor. 

Aşağıdaki fotoğraf ve tanıtım bülteni www.dr.com.tr sitesinden alınmıştır.





Ölmüş Eşek Kitap Açıklaması

Sevgili Eşekarısı,


Mektubumu alınca şaşıracaksın. BİZ onu çoktan nalları
dikti biliyorduk, yine hangi ahudan çıktı, diye afallayacaksın. Hiç şaşma, Tahlalıköy deyim. Sana bu
mektubumu Tahtalrköy'den yazıyorum. Bir zamanlar yeryüzünde yaşamış bütün büyükler, ünlüler, ileri gelenler, hepsi burda. Ben de onların arasıdayım. Sen şimdi, "Vah vah, sağlığında değerini bilememişiz!" diyerek ne denli dizini dövsen yeridir.


 


(Tanıtım Bülteninden)