20 Ekim 2013 Pazar

Ben Bir Ağacım - Orhan Pamuk



               Kitap, Orhan Pamuk'un seçme hikayelerinden oluşuyor. Yayınlanmış kitaplarından ve 2014' de yayınlanacak kitabından hikayeler var. Yine çok güzel, daha önce okuduğum hikayeleri bile büyük bir keyifle tekrar okudum. Kitabın sonunda, Orhan Pamuk'un eserleri, yazılış sıraları ve kısaca konuları anlatılıyor.  Aslında romanların pek çoğu bir önceki romanın bir karakterinin hayat kesiti alınarak yaratılıyormuş. Bu sanırım reklam yapmanın farklı bir yolu.

               Eğer Orhan Pamuk'un bütün kitaplarını okuduysanız, bu kitabı almanıza gerek yok.

 
 
Ben Bir Ağacım

Mevlutun Ortaokul Yılları

Herkes için Orhan Pamuk

"Bu kitapta, şimdiye kadar yazdığım sayfalardan, en kolay anlaşılabilir ve en güçlü olanları seçmeye çalıştım."

Çocukluk ve okul hikâyeleri ve tarihten sayfalar
Orhan Pamuk, diğer kitaplarından bu parçaları kitaba alırken metinlere dokundu, eski yazılarını değiştirdi, cümleler, paragraflar ekledi, başlıklar koydu. Pamukun kırk yıllık yazarlık hayatının en güzel sayfalarından yapılan bu seçme hem onun yeni ve genç okurlarının, hem de yazarın eski takipçilerinin ilgisini çekecek.

"Kitabın kalbinde, hakkında hayaller kurmaktan hoşlandığım iki konu var: Tarihin esrarlı yüzü ve çocukluk ve öğrencilik yıllarının hatıraları. Romanlarımda ve düzyazılarımda bu iki kaynağa hep geri döndüm. Her seferinde de iki konunun kafamda iç içe geçtiğini hissettim. Yani: Tarihin çocuksu yanı ile çocukluğun tarihsel yanı."

Hiç yayımlanmamış bir hikâye
Ben Bir Ağacımda Pamuk, Osmanlı zamanının bir celladını, bir padişahın kıskançlığını anlatıyor, bir ağacı, bir resmi konuşturuyor ve kendi çocukluk, gençlik ve okul hatıralarını hikâye ediyor. Pamukun yeni romanı Kafamda Bir Tuhaflıkın kahramanı Mevlut Karataşın ortaokul yıllarının hikâyesiyle...

Doğan Kardeş-Seçme Parçalar

27 Eylül 2013 Cuma

Parker Pyne İz Üzerinde - Agatha Christie

Kitap, sözde Agatha Christie tarafından yaratılmış karakter Parker Pyne’inin kısa hikayelerinden oluşuyor. Özellikle ilk hikayeler, ilkokul piyesleri seviyesinde. Sonrasında bazı hikayeler idare eder.
Sadece yazar ismi ile kitap almak riskli bir davranış. Biraz da içerik beklemek okuyucuların hakkı.

1 Eylül 2013 Pazar

Kaiken – Jean-Christophe Grange

 
 
 
                Kitabın dili akıcı, okuması kolay fakat tipik bir Grange kitabı, bazı olayları iğrenç biçimde anlatıyor. Vahşeti detaylı anlatmaktan hiç vazgeçmiyor.
Fransa’da başlayan kitap, Japonya’da bitiyor. Kitabın ortalarına geldiğinizde hikayenin bittiğini düşünüyorsunuz. Fakat aslında yeni başlıyor. Evli çiftlerden birinin, diğerine böylesine yalanlar söyleyerek süreci devam ettirmeye çalışması biraz saçma olmuş.
Kitabı okurken; sanki son kısmı yazılırken karar verilmiş gibi hissediyorsunuz. Özellikle son bölüm bir masaldan alıntı gibi olmuş. Kısa sürede okunup çok fazla iz bırakmayacak bir kitap. Gerilim filmi yapılmaya çok uygun bir kitap.

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Ölümün Sesi – Arne Dahl




              Kitap biraz zorlama ipuçlarıyla bir seri katile ulaşan polis ekibini anlatıyor. Aslında ekipte herkes özel hayatında sorunlu. Bu sorunları mesleklerine de yansıtıyorlar.
Kitap boyunca, geri planda ekonomik krizden etkilenen insanlar ve göçmenler sorunu işlenmiş.
Ekonomik kriz, İsveç kaynaklı olmasa bile, bu global kriz ülkeyi öylesine etkilemiş ki, seri katiller üreten ve bu katillere sempati ile bakan bir kitle yaratmış. Bu kitlede öldürülen iş adamlarının ekonomik krizi tetiklediği ya da kaynağı olduğu görüşü hakim. Kurgu çok başarılı olmasa da İsveç isimlerinin ne olduğunu zor anlasam da, kitabı keyifle okudum. On kitaplık serinin ilk kitabıymış, umarım serinin diğer kitapları da Türkçeye çevrilir.


20 Temmuz 2013 Cumartesi

Cehennem - Dan Brown

Cehennem

Kitapta anlatılanlar Floransa, Venedik ve İstanbul‘da geçiyor. İstanbul da yaşıyorum fazla bir yer gezmedim ama Floransa ve Venedik'de bulundum. Bu nedenle anlatılan her yer gördüğüm yerler ve iyi kötü fikir sahibiyim. Kitap bitmesin diye okudum. Bu kadar sürükleyici kitabı bir tek Dan Brown yazabilirdi. Sanırım bu yazarın bundan sonra yazacağı kitapları da terreddüt etmeden okuyacağım. Kitap son ana kadar ayakları yere basan bir kurgu ile yazılmış. Bazı saçma gelen kısımların bile mantıklı açıklamaları var. Bu kitabı okuduktan sonra Dante ile ilgili araştırmalara başladım. Bu konuyu neden daha önce araştırmadım, neden bu konu hakkında bilgim yok, kitap okurken hep kendimi sorguladım. Eğer bu kitabı okumak isterseniz önce Dante hakkında genel bir bilgi almak daha iyi olur. Cehennemi tasvir eden ve bu nedenle katolik kiliselerine olan ilgiyi arttıran hıristiyanlıkta önemli bir şahıs, bir değer. İlginç nokta, kitapta bahsedilen nüfus artış hızı ile ilgili teori; son yüz yılda dünya nüfusunun rakamları nasıl değişmiş hiç merak ettiniz mi ? Dünyanın geleceğiyle ilgili korkutucu bir tablo var.



30 Haziran 2013 Pazar

BAŞKALDIRAN KURŞUN KALEM - Ferhan Şensoy


                Ferhan Şensoy’un anılarından oluşan bir kitap. Hayatının her dönemini kapsayan, hatta anne ve babasının kısım kısım yaşadıkları olayları anlatan bazen biraz komik bazen biraz tuhaf, fakat kimseye öneremeyeceğim yazı dizisi.
Ferhan Şensoy’un tiyatrosuna sürekli giderim, izlemediğim oyunu yok,  iki oyununa birden fazla kez gittim.  Öyle tiyatro sever falan değilim. Sadece ortaoyuncular oyunlarının hepsini izliyorum. Bu kadar oyunlarını severek izlediğim kişinin kitaplar ve sinema filmlerinin nasıl bu kadar başarısız olduğunu çok merak ediyorum.
 
                Kitapta bahsedilen olaylardan en dikkat çekeni, oyunculuk hep zor, hep parasızlık içinde yaşanırmış. Böylesine zahmetli bir işe ancak bir aşk ile bağlı olanlar katlanabilirmiş. Sanırım şartlar artık bu kadar kötü değil.

Zoe'nin Öyküsü - John Scalzi

          
 
            Zoe’nin Öyküsü, Yaşlı Adamın Savaşı kitabının 4. Bölümü olduğu umuduyla aldığım bir kitaptı. Fakat gördüm ki artık kitap konusunda da sahtekarlık yapılıyor. Aslında bu kitap 3. Kitabın aynı konularını içeriyor. Tek fark 3. Kitap Zoe’nin üvey babası (John Perry) tarafından anlatılırken, bu kitap Zoe’nin ağzından ve biraz daha ayrıntı verilerek anlatılıyor. Sonuç olarak 3. Kitabı okuduysanız bu kitabı almayın, okumayın, gerek yok. Belki hikaye çok başarılı değil ama iki farklı bakış açısından aynı hikayeyi okuma tuhaf bir his.
 
 
 

30 Nisan 2013 Salı

Bir Ses Böler Geceyi - Ahmet Ümit

         Ahmet Ümit ten enteresan bir hikaye.
Sistemi sorgulayan, hedefleri uğruna boşa geçen gençlik yılları,
kaybedilen zaman ve sonunda sistemin esiri olmuş bireylerin geçmişi hafife alan sinir bozucu tavırları. Kitabı okuduğunuzda bu cümleyi daha iyi anlayacaksınız.
        Ayrıca din adamlarını (Alevi dedeleri) sorgulayan, aslında din ve ekonomik süreçlerin bir arada olmasının doğru olmadığını vurgulayan, bununla birlikte her devre eleştiri yapan bir kitap.
Kitaptan fazla keyif almadım, ayrıca Süha'nın yaşadıklarına üzüldüm.

Kitabın cep boyunu aldım, serviste okumak için ideal bir hikaye.


31 Mart 2013 Pazar

Son Koloni - John Scalzi

 

                 Doksanlık Baba John Perry, Karısı Jane Sagan , ondan bir kaç yaş büyük kızları Zoe ve Zoe’i korumakla görevli iki adet obin. Perry el attığı her işte başarılı olmaya devam ediyor. Roman Perry’nin ağzından anlatıyor. Çoğu zaman, olayları anlamak için önceki iki kitapdan bilgilere ihtiyaç var. Kitabı okurken bütün saçmalıkların 3. Kitapla birlikte bende kabul gördüğünü hissettim.John Perry nin başarılı bir asker, komutan, yönetici olması haricinde çok iyi bir politikacı olduğu da ortaya çıkıyor. Her ne pahasına olursa olsun, 2500-3000 kişilik koloninin yaşamına devam etmesi için mücadele veriyor. Kızı Zoe ise olgun, akıllı ve çok erken yaşta birey olmuş bir karakter. Kendi kararlarını kendisi veriyor ve John Scalzi’nin yeni hikayelerinin kahmanı olmaya aday. İkinci kitabın baş karakteri Jane Sagan, bu kitapta biraz daha geri planda dursa da,  bir insana göre çok üstün özellikleriyle yine çok etkin.
 

 

27 Şubat 2013 Çarşamba

Şemspare – Elif Şafak

 
 
Kitap, Elif Şafak’ın köşe yazılarından oluşuyor, yazılar M.K. Perker’in güzel çizimleriyle desteklenmiş. Bazılarını Habertürk gazetesinde okumuştum. Elif Şafak, görüşleri açısından sevmediğim ama kitaplarını, köşe yazılarını çok sevdiğim bir yazardır. Yazılarını okudukça keyif alırım. Akıcı anlatımı ve verdiği güzel örneklerle büyüleyici bir dili var. Yazılarını okurken sizi anlattığı konu hakkında düşünmeye iten bir  tarzı var.
 
 
Kitaptan bir alıntı;
 
Andersen diyor ki, öyleyse hepimizin her gün en az yarım saat beyin egzersizi yapmamız lazım. Aynı zamanda roman okumaya, seçici olmak kaydıyla film seyretmeye, meditasyon yapmaya/tefekküre dalmaya ve hayal gücünüzü bol bol çalıştırmaya önem verin. Beyin dediğimiz bir kastır. Kullandıkça gelişir. Kullanılmazsa durağanlaşır. Sorgulamayan, düşünmeyen, okumayan beyin yerinde sayar. Kendi potansiyelinin ancak binde birini açığa çıkarabilir.
 
Sonuç : Okumalıyız. Toplum olarak en büyük eksiğimiz okumak.

8 Şubat 2013 Cuma

Şahidin Gözleri - Agatha Christie

Şahidin Gözleri - Agatha Christie



            Kitap yine her zaman olduğu gibi bir Agatha klasiği. 2 yıl önce işlenmiş bir cinayetin gerçek katilini bulmak için uğraşan idealist doktor Arthur Calgary.
            Calgary vicdan azabı çekiyor, kendisi yüzünden masum bir kişinin ceza çekip, hak etmediği biçimde öldüğünü düşünüyor.
             Katil olduğu sanılarak cezaevine konulan ve burada ölen kişinin şaşırtıcı bir ailesi var. Herkes birbirinden farklı, sebeplerini kitap ilerledikçe öğreniyoruz.
O dönemi anlatması ve karakter analizleriyle yine çok başarılı bir kitap, fakat finali bir masal kitabı gibi olmuş.

Kitabı bana hediye eden Serkan Özer‘e teşekkür ederim.

Serkan Özer'in Blog adresi : serkanozer73.wordpress.com