20 Mayıs 2022 Cuma

Ölmek Kolaydır Sevmekten - Ahmet Altan

 Büyüleyici bir giriş ve gelişme bölümleriyle kitabı çok beğendim ama finali tam bir Türk filmi gibi oldu. Ahmet Altan iyi bir yazar olabilir ama tarih bilgisi eksik, balkan savaşı sırasında Atatürk'ün nerede olduğunu öğrenip, öyle kitap yazmasını öneririm. Kimseyi cahillikle suçlamıyorum, kitapta bir cümle var ki kesinlikle art niyetli, Atatürk düşmanı bir hain tarafından yazılmış diyorsunuz. Dikkatli bir okurum, bu konuda çok mu hassasım bilmiyorum. Nazım ile Anya'nın hikayesi tam da beklendiği gibi bitti. Romanın sonu sanki acelesi varmış ya da belli bir tarihte bitmesi gerekiyormuş gibi tamamlanmış. Kitapta anlatılan abartılı güzellikler, padişahın imparatorluk için her türlü fedakarlığı yaptığının vurgulanması tam bir rezillik. Bu kitabı okuyup, keyfinizi kaçırmayın. İleride bir gün, giriş gelişme kısmı başkası tarafından yazılmış denirse hiç şaşırmam.


Aşağıdaki tanıtım bülteni ve fotoğraf www.dr.com.tr sitesinden alınmıştır. 



Ölmek Kolaydır Sevmekten Kitap Açıklaması


Araba kumarhanenin önünde durdu, Nizam aceleyle indi arabadan, koşar adımlarla kumarhaneye girdi, piyano sesi yoktu, köşk sessizdi, yandaki salona yürüdü, piyanonun kapağı kapatılmıştı, gözleriyle salonu taradı, Anya pencerenin yanındaydı, sigara içiyordu.

Nizam'ın kendisine doğru yürüdüğünü gördüğünde, yüzünde ilk kez bir şaşkınlık izi gördü Nizam.
Gidip kadının karşısında durdu:
- Adınız ne?
- Neden soruyorsunuz?
- Çünkü kimse yokken, sabahın aydınlığında ikimiz burada yalnızken adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum.
- Bunun için mi geldiniz?
- Evet Anya, bunun için geldim.
- Adımı öğrenmişsiniz.
- Öğrendim... Ama sizin de bana adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum... Adınız ne Anya?

Anya, Nizam'ın yüzüne, gözlerine baktı ve orada daha önce hiç kimsenin görmediğini, göremediğini, bir deliliğin kendini yakarak yok edişinin parlayışını gördü. Bundan korkmadı, bir başkası korkabilirdi ama o bundan korkmadı, aksine ilk kez bakışlarındaki boşlukta neşeye benzer bir pırıltı belirdi.
- Delisiniz.
- Evet Anya... Adınız ne?
Anya, sigarasından bir nefes çekti, tavana doğru üfledi, bakışlarını Nizam'a çevirdi, uzun uzun baktı, yavaşça, neredeyse şefkatle konuştu.
-Adım Anya...
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 576

Baskı Yılı: 2015


Dili: Türkçe
Yayınevi: Everest Yayınları




 

Ocak Ayının İki Yüzü - Patricia Highsmith

 Dolandırıcı Amerikalı evli bir çiftle, Amerikalı bir gencin Atina, Girit ve daha sonra Paris'de başlarından geçen olayların anlatıldığı bir roman. Cinayet, gerilim, romantizm arasında çok mantıklı olmayan bir koşuşturma var. Cinayet derken işlenen iki cinayet de son derece net olarak anlatılıyor yani kim öldürdü diye düşünmüyorsunuz. Kitabı kısa sürede okudum ama beklentimin çok altında kalan bir kitaptı. Eğer okuyacak başka bir şey bulamazsanız, okunabilir.

Aşağıdaki tanıtım bülteni ve fotoğraf www.canyayinlari.com sitesinden alınmıştır.







17 Mayıs 2022 Salı

Uyku Ülkesi - Gürsel Korat

 Doktor Sevda Kül, beyin kanaması geçirip yoğun bakıma alınıyor. Durumu sinir bozucu, konuşamıyor ve zihinsel rahatsızlıkları devam ediyor. Toplam 14 adet rüyasından oluşmuş bir kitap. Bu rüyalarında ne anlatıyor, neden anlatıyor, böyle bir kitap yazmayı neden planlamış hiç anlamadım. Belki kitabı okumak için yeterli kültür düzeyinde değilim. Neyse akıcı bir anlatımı var, kısa sürede okunabiliyor.

Aşağıdaki fotoğraf ve tanıtım bülteni www.hepsiburada.com sitesinden alınmıştır.


“Bir toplumda rüyada görülenlerle yaşananlar arasında bir fark yoksa oranın adı Uyku Ülkesi’dir.”
 


 
Uyku Ülkesi tüm zamanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı rüyaların zamansız olması gibi.


 Yazar bu romanda Doktor Sevda Kül’ün rüyalarıyla karışan ve 
bir kâbustan farksız görünen yaşamını anlatıyor.


 
Orhan Kemal Roman Ödülü, Ankara Üniversitesi Roman Ödülü ve 


Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi Gürsel Korat, Uyku Ülkesi’nde 
gerçek ile düşü harmanlayarak yirmi birinci yüzyılın distopyasını ortaya koyuyor.


 
Rüya bu ya, Eski İstanbul suyun altında yaşamayı sürdürüyordu. 


Sayısız otomobil Sirkeci Garı yönünde ilerliyor, araba vapuruyla 
Harem’e gidecek olanlar ise iskelede sıraya giriyordu. 


Tramvaylar farlarını yakmış boğuk boğuk tınlıyor, kâğıt toplayıcıları, 
seyyar tatlıcılar ve turşucular arabalarını itiyordu. 


Mısır Çarşısı’nın ışıl ışıl olduğunu, altın dolu vitrinler önünde balıkların yüzdüğünü hissedebiliyordum. 
Yeni Cami önündeki güvercinler, vatoz balığını andırarak kanat çırpıyor, 


motorların bacasından çıkan dumanlar, denizin içinden yukarılara doğru bir suluboya izi gibi yükseliyordu.


Basım DiliTürkçe
BoyutNormal Boy
Cilt DurumuCiltsiz
Sayfa Sayısı168
Yayın Tarihi2022
YazarGürsel Korat
Diğer
Yurt Dışı SatışYok
Stok KoduHBCV00001F801R