Kitapta iki hikaye var, ikisinde de hüzün, öfke, isyan var. Aslında konu olarak birbirinden çok farklı hikayeler olsa da kendisi gibi davranamayan, olmak istediği gibi olamayan insanlar anlatılıyor. Eski İstanbul'dan günümüze geçişi de çok güzel canlandırıyor kitap.
İlk hikaye çok güzel olmakla birlikte hedeflerine ulaşamamış çocuklar , ailelerinin beklentilerini karşılayamamış çocuklar. Çocuklarını en azından ikisi mutsuz, kendi hedeflerine ulaşamamışlar. Gerçi bakış açısını değiştirirsek hepimiz böyle değil miyiz ? Ailelerin beklentilerini karşılamak ya da kendi hedeflerimize ulaşmak mümkün oluyor mu ? Özellikle ilk hikaye akıcı ve çok rahat okunuyor.
Aşağıdaki fotoğraf ve tanıtım bülteni www.dr.com.tr den alınmıştır.
Son İstanbul Kitap Açıklaması
Başımı çevirsem hemen ardımda onu görecektim. Omuzunun arkasından annem bakacaktı. Evin kapısından az sonra ben çıkacaktım. Kalabalık aynı kalabalıktı. Ve bu yanan artık son İstanbul'du. Bundan başka İstanbul yoktu. Biliyordum. (Eski
İstanbul'un yangın seyretme meraklıları, her yangına koşturan insanlar kendilerini yakmışlardı sonunda. Tarih yanmıştı.) Herkes ilgiyle, merakla bana bakıyor, bir şeyler söylememi bekliyordu. Kalabalığın arasından sıyrıldım, birkaç adım öne çıktım. Usulca başımdan kepimi aldım ve yanan alevlerin ta ortasına fırlattım.
Ardıma döndüm. Herkes bana bakıyordu. Kapıdan çıkmıştım işte. Herkesle yüzleşiyordum şimdi.
"Bu hiçbir şey değil," dedim. "İlk yangından artakalmıştım ben!"
(Tanıtım Bülteninden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder